Kültürümüzün evrensellik kazanmış seçkin isimlerinden biri olan Mevlâna(1207- 1273), çok yönlü dâhi bir insan; mutasavvıf, mütefekkir, bilgin, şair, eğitimci, evrensel bir sevgi eri ve gönül sultanıdır. Eserleri; din, tasavvuf ve ilim süzgecinden geçirilmiş, sevgi ile harmanlanmış, sonuçta zaman ve mekânla aşınmayan türden düşüncelerle sağlam bir yapı hâlinde inşa edilmiştir. İnsanoğlunun çağlar boyunca üzerinde tartıştığı konulara çözümler sunan tavsiyeleri; örnek insan ve huzurlu toplum arayışına ışık tutacak mahiyettedir.
Mevlâna; benzerine az rastlanan eşsiz bir sanatkâr, büyük bir şairdir. Buna rağmen, hiç bir zaman kendisini şair olarak görmez. Onu şiir yazmaya sevk eden husus, şiiri bir eğitim aracı olarak kabul etmesidir. Anadolu Türklerinin; zarif, güzel söz söylemekten hoşlanan, zevk sahibi ve şiire ilgi duyan insanlar olması; onun, öğütlerini şiirin altın tepsisi içinde sunmasına neden olmuştur. Bunu çocuğun hastalanınca şurup içmesi gerektiği ancak şuruptan hoşlanmayan çocuğa doktorun o şurubu şerbet sürahisiyle vermesi ve çocuğun şerbet zannıyla ilacı içip sağlığına kavuşmasına benzetir. Devamı Ocak sayısındadır…
29 Ocak 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder